Saturday, September 29, 2007

Album Degerlendirmesi - Elvis Perkins, "Ash Wednesday"



Son yillarda indie muzikteki amerikan ustunlugunu percinlercesine geldi Elvis Perkins’in ilk albumu “Ash Wednesday”, iyi ki de geldi..


Sonunda muzik.. 2007 yili dolu dolu geciyor, gun boyu oruc tutmus muminlerin iftara kostugu gibi saldirdim yeni albumlere.. Gecenlerde sunu fark ettim ki bu sene singer/songwriter tadindaki muziklere epey agirlik vermisim, daha dogrusu, dinledigim albumler arasinda bu tarz albumler on siralara yerlesmis gonlumde. Rufus Wainwright, Patrick Wolf, James Yorkston vs., ama iclerinde bir tanesi daha da one cikti, kendini cok fazla sevdirdi, yeterince hakkini veremedigim bu tarzi aslinda ne kadar takdir ettigimi hatirlatti bana: Elvis Perkins’in ilk albumu Ash Wednesday.

Elvis Perkins’e dair birseyler soylemek lazim once.. 17 yasinda babasini (Anthony Perkins) AIDS yuzunden, 26’sinda da annesini (Berry Berenson) 11 eylul saldirilarinda kaybeden bir insandan bahsediyoruz. Dolayisiyla albumdeki huznu ve kederi “aciyla yogrulmus bir hayatin yansimalari” seklinde yorumlayabiliriz, ama kismen.. Cunku Perkins tum sanatsal birikiminin bundan ibaret olmadigini hissettiren bir albume imza atmis.. Bob Dylan, Leonard Cohen ve Nick Drake gibilerden esinlendigi de ortada, ama onlari taklit ettigini dusundurmemeyi basarmasi guzel.. Gelelim albume..

Cok derin yorumlara gerek yok aslinda.. Hani bazen insanin kafasina eser de “ya gercek muzik bu iste” diyesi gelir ya, hatta der de bazen, “gercek muzik” diye birseyin olmadigini unuttugu anlardan birinde.. Iste bu album bana bunu neredeyse her dinleyisimde dedirtti. O kadar duru ve yumusak ki, hemen sariveriyor insani.. Ilk sarki “While you were sleeping” ten eleveriyor aslinda nasil bir album oldugunu ve sessizce fisildiyor bizi uyarircasina: “aceleye getirmek istemiyorum hicbir seyi, sen de rahat ol, vaktimiz bol..”. Gelgelelim bunun hemen ardindan “yine de tum dikkatini bana vermeni istiyorum” dercesine o sirada mesgul olunan ne varsa birakip ikinci sarkiya, “All the night without love” a dikkat kesilmemizi istiyor; tersi de pek mumkun degil zaten, sarki oyle sarsici ki.. Ucuncu parca “May day” albumun belki de en keyifli, en neseli parcasi ama cok tatli olmasina ragmen albumun zayif noktalarindan biri gibi geldi bana.. esasen albumun huzunbaz sarkilarina tav oldugum icin herhalde.. Number 4, “Moon woman part 2”, gecen senenin en iyi albumlerinden “The Trials Of Van Occupanther” (Midlake) i animsatti bana, cok hos.. ama yine de bir insana bu kadar sik “does anybody love you?” diye sormanin insan haklarina aykiri oldugunu dusunuyorum..

Besinci parca, “It’s only me”, belki de albumun en iyisi, ya da soyle soylemek gerekir, en derini, en acitani, en vurucusu.. Bir sayiklama seansi.. cocukluk korkulari, sanrilar, acilar, gercekler.. mukemmel.. “hey wait for me, hey wait for me”... Sonraki sarki “It’s only me” ye mukemmel bir devam: “Emile’s vietnam in the sky”.. sahane kemanlari ve kisa bir fransizca bolumuyle tam bir Leonard Cohen’e saygi durusu; bu adam sesini cok iyi kullaniyor yahu.. Albume adini veren sarki “Ash Wednesday” ise kesinlikle sabahki uyku mahmurluğu sarkisi.. Perkins o guzel sesiyle her dizeyi oyle uzatiyor ki sakin sakin, insanin tatli tatli esneyesi geliyor.. Sekizinci parca, “The night and the liquor”.. bir sarkinin hissettirdikleri adiyla bu kadar uyumlu olur.. Uc kisilik bir ask hikayesi: “it’s true I loved her then forever, but now it’s you that I love always loved never”. Sonraki sarki “It’s a sad world after all” albumun en agirlastigi nokta, guzel bir ninni.. huzun icsellestirilmis, ateskes ilan edilmis.. “Sleep sandwich” biraz canlilik getiriyor tekrar, tatli, hos tinlayan bir sarki, ama fazla kosesiz ve biraz siradan.. Son olarak “Good friday”, mukemmel bir kapanis parcasi.. sarki oyle bitiyor ki ondan sonra baksa bir sarkinin gelmesini beklemiyor insan gercekten de.. sakin sakin fade out oluyoruz hep beraber..

Sonuc olarak.. mukemmel bir album degil bu, kendi icinde sorunlari da var (albumun ikinci yarisinin temposunun fazla dusmesi, parcalarin dengeli dagilmadigi hissi gibi). Ama kesinlikle yakin ilgiyi hak ediyor.. Belki de en onemli ozelligi cok sicak olmasi ve insani hemen sarmasi, insan sevmekte zorlanmiyor.. Eger bu yaziyi okuyan birileri varsa gercekten, edinsinler bu albumu bir sekilde ve sozlerinin uzerinde durarak dinlesinler.. Guzel seyler yakalayacaklar..

Album uzerine birkac link: Allmusic, Pitchfork, Amazon.

No comments:

Post a Comment