Saturday, January 12, 2008

woody yine formunda: "cassandra'nın rüyası"



woody allen kariyerinin çok enteresan bir safhasında gerçekten. kendisinin "new york'lu bir grup sorunlu insanın duygusal hayatlarının karmaşalarını anlatan, geveze filmlerin yönetmeni" olarak özetlenmesine karşıyımdır ama itiraf etmek gerek ki "match point" sonrasında girdiği yol daha önceki işlerinden ayrılıyor birçok anlamda.

"cassandra'nın rüyası"nda da, stilini geri plana çekip öykünün akmasına izin vererek harika bir film daha çıkarmış allen. filmde öyle güzel ahlaki hesaplaşmalar, öyle güzel vicdan muhasebeleri var ki, zeki demirkubuz'u bile heyecanlandırır bu öykü.

oyunculuklar harika. çoğu zaman pek de sevmediğim ve kendisini tekrar etmeye zorlandığını düşündüğüm colin farrell tam anlamıyla döktürüyor. ewan macgregor yine kız olsam vereceğim adam. aile ise mike leigh filmlerinden kopup gelmiş. tom wilkinson'a ise inanamıyorum artık ve sıfat bulmayı reddediyorum kendisi için. bir adamın oynadığı her film mi iyi olur?

"cassandra'nın rüyası" hala gösterimde. woody allen ise hala yaşayan en büyük yönetmen.

8/10

2 comments:

  1. Bir Match Point olamasa da benim için de çok güzel bir filmdi. Bir History of Violence tadı da bıraktı bende nedense, ve Woody Allen'ın son dönemde yaptığı işlerin diğerlerinden ayrıldığı tespitine de tamamen katılıyorum.

    İki kardeşin ahlak ve vicdan hesaplaşmaları üzerine tartışmalarını anlatan sahneler sanki bir insanın kendi içinde yaşadığı - omzundaki iyi ve kötü melekler misali- çatışmanın bir metaforu gibiydi.

    Woody Allen herdaim izlenmeli, izletmeli! En sıradan filmi bile piyasadaki onca uyduruk film arasından sıyrılıyor...

    ReplyDelete
  2. omuzdaki melek metaforu gerçekten harika. belki güzel olan da, iki karakterin de saf iyi ve kötü olmamasıydı. motivasyonları o kadar gerçekti ki, gerçekten "kötü" olan yapılırken de bildik kötü karakter gibi izlemiyorduk perdedekileri. ayrıca kafaları o kadar güzel, o kadar doğal karışıyordu ki!

    "match point" kesinlikle woody'nin son döneminin zirvesi. arada "scoop"u kaçırmıştım, onu da bu aralar izlemeyi planlıyorum. hayal kırıklığına uğramayacağım gibi bir önyargım da var :)

    ReplyDelete