Monday, September 15, 2008

REM..

REM ilk aşina olduğum gruplardan biriydi çocukluğumda, “losing my religion” dönemleri tabi ki.. Sonra, biraz daha büyüyünce, “Fables of the Reconstruction” geçti elime, çok sevdim, o karanlık, kirli havasını özellikle.. Ama, neden bilmiyorum, bir türlü çok fazla ısınamadım bu gruba; daha doğrusu, sevdim her zaman, dinledim yer yer, ama hiç “REM” müthiş bir grup, hastasıyım, tüm albümlerini biliyorum” olmadım.

Şimdi 4 Ekim’de İstanbul’dalar.. duyar duymaz (ki sanırım Çetin’den duymuştum) o kadar heyecanlandım ki “gitmeliyim bu konsere, ve en önde olmalıyım” dedim kendi kendime. Her nasılsa bu grubun müzik tarihindeki yeri kafamda netleşmişti birdenbire, bu konser haberiyle.. hep sevegeldiğim müzik türü açısından ne kadar önemli olduklarını içten içe her zaman biliyordum ama işte bu anı beklemiştim kendime itiraf edebilmek için.

Bugün rock müzik dediğimiz birşey varsa ve bu gerçekten de önemli ve ilham verici bir türse, REM’in bundaki payı yadsınamaz gerçekten de. Her zaman belli bir seviyede ve bu kadar uzun bir süre en üst düzeyde müzik yapabilmek kolay değil; şu anda bir çırpıda kaç grup sayabiliriz ki böyle, 70’lerin sonundan beri sağlam bir şekilde ayakta kalabilen? U2? The Cure? Iron Maiden?? O kadar grup parlayıp söndü ki bu arada, ki bazıları için doğrusu da buydu, parlayıp sönmek (bkz: The Smiths); Ama REM hayatta kalması gereken gruplardandı işte.

REM Amerika’da küçük publarda birkaç yüz kişiye çalmaktan, koca stadyumlarda devasa kitlelere çalmaya geçtiğinde tek tük homurtular duyuldu belki hayranları arasından, ama onlar bunu o kadar zarif bir şekilde yaptılar ki, belki de hiçbir zaman “davayı sattıkları” iddia edilmedi. Nerdeyse 30 yıl boyunca çıkarmış oldukları her albüm aynı mükemmellikte değildi tabi ki; ama her albümü yaparken tek düşündükleri iyi müzik yapmaktı, stadyumlara daha fazla insan doldurup albüm satış rekorları kırmak değil..

Neyse, böyle işte, ben bu büyük grubu 4 Ekim’de izleyeceğim nihayet, ve dinleyeceğim tabi ki, hem de en ön sıradan, saat kaçta orda olurum bilmiyorum ama öyle işte..

Sizi de orada görmek dileğiyle..

No comments:

Post a Comment