Thursday, October 2, 2008

R.E.M. #8: Automatic For The People


bir alternatif rock grubu 10 milyon albüm sattıktan sonra yolunu kaybedebilirdi. eğer o grup r.e.m. olmasaydı. yıldızlık kapıyı çaldıktan sonra ortaya çıkardıkları iş ne kimilerinin yaptığı gibi "star olmanın perde arkası" geyikleri hakkında, ne de daha çok para kazanmak için piyasaya oynayan şarkılarla dolu. ama gelin görün ki r.e.m.'in kötü şarkı yapma yeteneği o kadar kısıtlı ki, ölüm, mutsuzluk, keder dolu depresif şarkıları, bir de zamanının trendi olan gürültülü şarkılara göre o kadar eski bir hissiyatla kaydedilmişken bile hit olabiliyorlar. "everybody hurts," "drive," "nightswimming" gibi örneğin.
...
stipe'ın gözlemciliği ve detaycılığı burada göz alıcı bir öyküleme yeteneğiyle birleşiyor. "try not to breathe"te artık ölümü kabullenmiş yaşlı bir adamı dinliyoruz. "nightswimming," adı üstünde, gece yüzmenin verdiği umarsızlığı dinleyiciye o dingin huzurun içinde veriliyor. "sweetness follows"ta da insanın hep unutmak istediği karanlıktaki bir duygu var, yakınlarını, aileni kaybetme korkusu. kendi adıma, en sevdiğim şarkılardan birisi, büyük ihtimalle beni en çok etkileyen r.e.m. işi ("country feedback" ve "fall on me" ile kutsal üçlüyü oluşturan şarkı). "vanilla sky"da tam doğru zamanda girip işi bitirişiyle de anımsayabilirsiniz.
...
"find the river"ın huzuru, "monty got a raw deal"ın albümü doğru zamanda yükselten tavrı, "man on the moon"un country havası, "star me kitten"ın soğuk tutkusu, nihai negatif rock şarkısı saydığım "drive"ın formülleri paramparça edişine rağmen dimdik ayakta kusursuzluğu, her anına sinmiş ruhu, tavrı, atmosferi, duygusu... "automatic for the people"ı anlatmak her zaman zor geliyor bana.
...
"ignoreland" ise bence bu albümün havasına uymayan bir şarkı. buck "geriye dönüp "ignoreland"i yeniden kaydetmek isterdim" diyor, stipe ise nefis bir iş olduğunu düşünüyor. 2008 yılında yeniden konser setlistine dahil edilmesinin sebebi sözlerinin işaret ettiği politik tavır mı, yoksa "accelerate" şarkılarıyla iyi gidecek olan enerjisi mi bilemiyorum. ama canlı duyduğumda daha iyi geldiğini de eklemeliyim.
...
albümün kahramanı tabii ki kendilerini kaybetmeyip iyi bir albüm yaratmanın en zor olduğu, birçoklarının baskıdan doğru düzgün iş yapamayacağı bir zamanda, üstelik sadece bir yıl içerisinde kariyerlerinin en iyi işiyle çıkagelen berry, buck, mills ve stipe'ta. ama tüm albümü his dolu orkestrasyonlarla bezeyen led zep basçısı john paul jones'a da şapka çıkartmak boynumuzun borcu.
...
tıpkı "out of time"da olduğu gibi bu albüm çıktıktan da sonra turne yapmamıştı r.e.m. "o günlerde bol bol içiyordum, otellerde yaşıyordum, bir ara meksika'ya gidip orada kaldım," diyor buck. "sonra bir ingiliz dergisi geldi, bizi yılın grubu ilan etti. hiçbir şey yapmadan nasıl yılın grubu olunur diye düşünmüştüm." tüm zamanların en iyi albümlerinden birisini yapmasalardı biz de böyle düşünebilirdik.

No comments:

Post a Comment