Saturday, February 14, 2009

aşk (iki)

ilk tanıştığımız gece masadaki bir arkadaşından ödünç aldığı dvd'leri geri veriyordu. "taxi driver" için "beklediğim gibi değildi" dediğinde bu yoruma burun kıvırmıştım. böyle bir filmi nasıl beğenmezdi? halbuki daha sonra itiraf edecektim ki, bildik kurallarla düşünen, yargılara varan birisi değildi. sevdiğim özelliklerinden birisi bu olacaktı. zira ergenlik döneminde bir geceyarısı izlediğim "taksi şoförü"nün neden bu kadar büyük olduğunu anlamaya çalışarak günler geçirmiş olan benden farklıydı.

yine aynı gece "lost" izlemediğim için dalga geçti, "niye yaşıyorsun ki o zaman?" dedi ve güldü. harıl harıl izleyip bir sezonu birkaç günde bitirecektim sonradan.

birlikte gittiğimiz ilk film lumet'in "find me guilty"siydi. böyle bir unvanı kolay taşıyamayacak önemsiz bir film. ekim ayıydı, filmekimi'ydi. o filme başka bir seans için biletim vardı, ama bir başka gösterime birlikte gitme fırsatını kaçıramazdım. ilk gerçek filmimiz ise "the science of sleep"ti. tüm filmi "acaba elini tutsam mı?" diye düşünerek geçirmiştim. merak ediyorsanız hayır, cesaret edemedim buna.

14 şubat'ın bir önemi var mı? belki. ama sanırım durup geriye bakma fırsatı yaratan her günü seviyorum. böyle, filmler (vaya başka durumlarda şarkılar, mekanlar, olaylar, sözler) üzerinden ilişki tarihi çıkartmayı da.

tabii biraz dışında durunca çiçek almalar, özel bir şeyler yapmak için rezervasyonlara kasmalar gibi şeylerin herkes tarafından aynı anda yapılması biraz komik de görünüyor. ama bu tip özel günlere çok şiddetli karşı çıkmak da eskisi gibi cool değil. umut sarıkaya'nın "yıllarca yılbaşı, sevgililer günü gibi tarihlerin kapitalizmin bize dayattığı kavramlar olduğunu öne sürüp karşı çıktım. ama düşünüyorum da bende de biraz yarraklık var gibi" karikatürü gibi. ne konvoyun bayrak sallayan adamı olmak lazım, ne de tüm kapitalizm eleştirisini 14 şubat'a yükleyen kişi.

kutlu olsun önem verenlere işte. "the office"in ikinci sezonundaki "valentine's day" bölümünü bir kez daha izleyip kelly-ryan hikayesine biraz daha güleyim ben... geceyarısı seansındaki "all the boys love mandy lane"e kadar vakit çok.

No comments:

Post a Comment