Monday, February 2, 2009

şampiyonun gözyaşları


2007'de wimbledon'ı aldığında gözyaşları içerisinde kendisini yerden yere attığında şaşırmıştık hepimiz. çünkü o güne kadar roger federer'i buz adam olarak biliyorduk. nadal'ı yendiğinde björn borg'un wimbledon'da üst üste şampiyonluk rekorunu da kırıyordu ve herhalde bu büyük rekor onu kendisinden geçirdi diye düşünmüştük.
...
dünkü avustralya açık finalini izleyince bu, belki de onun tartışılmakta olan konumuyla alakalı da olabilir diye düşündüm. nadal 2006'dan beri gümbür gümbür geliyor, kendisini sürekli geliştiriyor ve ilk günden beri federer'i en çok zorlayan adam olmaya devam ediyor. geçen yıl kendi standartlarına göre başarısız (normale göre de gayet başarılı) bir yıldan sonra atp sıralamalarındaki yerini de kaybettikten sonra 2009 onun için önemliydi. avustralya'da kendisini finale hazırladı, berdych dışında da neredeyse kendisini zorlamadan geldi. turnuvayı da alacak gibiydi. ama bir an, beşinci sette bir an çatladı federer'in konsantrasyonu. bitmez tükenmez enerji, inat, hırs karşısında dayanamayacağını hissetti. tenisin gelmiş geçmiş en yetenekli, en teknik oyuncusu gitti ve ortalama bir oyuncu geldi o anda. sonrası da malum.
...
federer kaybetmeyi yeni öğreniyor. dünyanın gelmiş geçmiş en büyük, en yetenekli oyuncusu olduğu neredeyse kanunken artık tartışılıyor. ve her gün kendisinin en büyük olduğunu ispatlama savaşının ne kadar ağır olduğunu hissediyor. "tanrım, bu beni öldürüyor" deyişi, "bu 22 yaşındaki velet beni bitiriyor" değil, 14. grand slam zaferine kendisini bu kadar hazırlamışken kaybetmenin kendisinde yarattığı baskıydı.
...
tenisin gördüğü en büyük kazanan, karşısında joker'i bulmuş batman gibi şimdi. eğer psikolojisini toparlarsa nadal'ın delice enerjisine, tükenmeyen gayretine bir cevap üretecek, ve en az üç-dört yıl daha unutulmaz finaller izletecektir. şu an bile gelmiş geçmiş en büyük tenis rekabetine imza atmaktalar ama.
...
dünkü federer gözyaşları kazanmadığı hiçbir şey kalmamış adamın küstahlığına değil, ikinci sıranın en büyük başarısızlık sayıldığı bir ortama adapte olmaya çalışan adamın samimiyetine sahipti. "god, it's killing me" deyip ağlayışı bundan dolayı çok etkiledi beni galiba.

1 comment:

  1. Çok pis Nadal'cıyım ben :)

    Yine de Fedex'e saygım büyük, dün daha da çok ısındım kendisine :)

    ReplyDelete