Wednesday, March 25, 2009

sığ sularda yüzmek: nil kıyısında

sosyal hayatta pek kabul edilir gelmeyebilir, ama sanatta güzel bir şeydir delilik kavramı. biz popstarları da biraz ondan severiz, farklı davranma, düşünme kalıpları sunabilirler, çünkü buna özgürlükleri vardır. ayşe arman'a konuşurken nil karaibrahimgil de nil karaibrahimgil olmanın en iyi yanı olarak bunu göstermişti: istediği gibi müzik yapıp istediği gibi söyleme özgürlüğü veriyormuş, "delidir ne yapsa yeridir"e doğru gidiyormuş.
...
haklı, artık üç albümden sonra kendisine has bir çizgisi var nil'in, direksiyonu sağa sola kırabiliyor, "vahdettin, niye terkettin" diye sözler yazıyor da, kimse "ne saçmalıyor bu" demiyor. bu hakkı kazandı çünkü.
...
bunu hak etmedi değil: ilk albümü "nildünyası" bir pop başyapıtıydı. ozan çolakoğlu ile birlikte tarzlar arasında istedikleri gibi yol aldılar. nil'in kafiye yeteneği bir rap'çiyle yarışır düzeydeydi, reklamcılıktan çok temiz para kırmasını sağlayacak nakarat yazma yeteneği ise takdire şayandı.
...
bir daha ilk albümün tadına yaklaşamamasını anlarım, ama "nil kıyısında" bir facia. ilk üç albümü çekici kılan çeşitlilik yok, sadece alaturka var. ha, alaturka başlı başına bir albümü kötü yapacak bir unsur olduğundan değil, çünkü "gitme yoksa" ve "akbaba" ne güzeldiler mesela. sorun, vasat vokal melodilerinde ("eminim sevmediğine"nin melodisinde bir berksan şarkısı olduğuna eminim. berksan!?) ve basit sözlerinde. iyi basitle kötü basit arasında büyük bir fark vardır ya, "nil kıyısında"nın sözleri çoğu zaman bu ikilemin karanlık tarafına düşüyorlar.
...
artılar var tabii ki. "ben ya direkt sana ya kabristan'a ya hindistan'a " diye giden "çok canım acıyo" bildik nil şımarıklığını ve mizahını barındıran ve onu şıklıkla taşıyan eğlenceli bir şarkı. "duma duma dum" elektronik sound'uyla diğerlerinden ayrılıyor ve takdiri hak ediyor. "yalnız kalpler de atarlar" nil'in çok duygusal bir anında ("the simpsons" izlerken birden ağlatmaya başlayan bir sahnede) yazdığı çok güzel bir şarkı, ve o hüznü samimiyetle yansıtıyor. "ne garip adam" da idare eder civarlarında. gerisi mi? iz bırakmıyor.
...
pardon. "illa" diye bir şarkı var, o bırakıyor. ama negatif anlamda. mazhar alanson'un sesinin değdiği bir şarkı bu kadar kötü olabilir mi diyoruz ama 2009 yılında türk popunda "tribal gibi, ambient gibi, derin gibi şarkı yapalım" kafasının geçmediğini görmek üzücü. hele "sensiz olmadı, olsa da olmadı, ne oldu da olmadı, yok" diye bir dörtlük var ki, nil'in tüm deliliğine ve sanatsal özgürlüğüne rağmen bu kadar başarısız dizeleri yayınlamaktan nasıl utanmadığına şaşıyor insan. yıllarca onu dinleyen, çoğu zaman da onu bambaşka ortamlarda insanlara karşı savunmuş birisi olarak ben bile utandım. eminem'in "without me"sini de "geçip gelmiş geçmiş en tembel kafiye" ödülüne hak kazanıyor nil.
...
nereden nereye diyorum ben de.

No comments:

Post a Comment