Wednesday, July 15, 2009

the hangover

birçoklarına göre komedi 80'li yıllardan sonra yeniden altın çağını yaşıyor. kimi açılardan haklılar. birçok farklı eğilimiyle beraber komedi gerçekten çok yaratıcı bir dönemde. tv'de ve sinemada ilgi çeken, para getiren tür olma özelliğini yeniden kazandığını da buna ekleyin. tablo gayet parlak.
...
fakat yine de bir eksiklik var. ana eğilim ya "the new awkward" denilen, punchline'ı (yani esprinin patladığı tek cümle) olmayan, tuhaf ve rahatsız edici durumlarla mizahı yakalayan "the office" stili, ya da gençlik ya da ergenlik sorunlarından vuran "superbad" tarzı. ikisiyle de bir sorunum yok, ama 1980'lerde sevdiğimiz, steve martin, chevy chase, dan aykroyd stilini nerede bulacağız? daha doğrudan sorayım, adamlara ne oldu? neden komedi uç noktada sıradışı tipler ya da gençlik dışındaki alanı boşladı? yaşı 30'larda evli barklı olup normal bir işe gidip gelen, ama yine de komik durumlara düşen adamları nerede izleyeceğiz? "the hangover" ("felekten bir gece") işte bu tadın filmi.
...
bir bekarlığa veda partisinin ertesi günü yaşananları izliyoruz "the hangover"da. "o son birayı içmeyecektik" hissiyle uyanıyor elemanlar, ama kaldıkları süite bakınca olayın son birayla falan alakası olmadığını, komanın dibine vurdukları anlaşılıyor. "lock, stock & two smoking barrels" çok basitçe anlattığı sekansıyla sarhoşluğu en güzel resmetmiş filmdir gözümde. ama "the hangover" da bu yönüyle mutlaka aklımda kalacak. o sarhoşlukla öyle şeyler yapmışlar ki... film zaten adamların bunu hatırlamaya çalışmaları üzerine kurulu.
...
"the hangover"ın en sevdiğim yanı kendisini ciddiye almaması, ama vaadettiğini de yerine getirmesi oldu. filmin hiçbir yerinde aile, dostluk, hayat, alkol, dürüstlük üzerine vaaz verilmiyor (ki buna çok müsait sahneler var). "knocked up" gibi fırlama bir filmi olabilecek en klişe şekilde bağlayan, en geyik filmleri bile "sarılan adamlar/kadınlar/çiftler" muhabbetiyle bitirmeyi seven hollywood'dan böyle "takılın kafanıza göre" filmi çıkması harika. öte yandan vaadi dedim, evet, filmin vaadettiği eğlenmeniz, cipsinizi mısırınızı yerken ötesine fazla kafa yormayacağınız bir 90 küsur dakika geçirmeniz. bunu da yaşıyorsunuz zaten.
...
imdb.com'daki 8.3'lük puanı tabii ki abartılı. ama bu tip filmler ilk izlendiğinde "muhteşem!" dedirtme potansiyeline sahiptir, bunu biraz çabuk gaza gelen amerikalı imdb ahalisine uyarlayınca şu anda ilk 250'deki yeri daha anlaşılır geliyor. zamanında "superbad" de oralardaydı, artık değil. bir süre sonra yerini bulacaktır. ama bu aşırı gaza gelen kitlesi sizi filmden soğutmasın. eğer kafa dağıtmalık bir film arıyorsanız "the hangover"a bir bakın.
...
7,5/10
...
not: "the office"in kıl andy'si ed helms burada harika.
not 2: "yes man," "the rocker," "he's not that into you" derken bradley cooper iyiden iyiye kazığını çaktı hollywood komedilerine. daha da ortalıkta göreceğimiz garanti.
not 3: 10 yıldan fazla oldu heather graham'i "boogie nights"ta izleyeli. güzelliğinde gıdım gerileme yok! rüya gibi gerçekten.
not 4: mike tyson'ın oyunculuğu berbat!
ve not 5: "the hangover 2" yoldaymış. suyunu çıkartmasan ölürdün hollywood!

1 comment:

  1. Filmi seyretmedim ama bir Bradley Cooper var (:

    Amerikan kanallarından birinin "bir masa bir kanepe bir şovmen" ekolünden bi programında görmüştüm Bradley Cooper'ı, çok geyik adam. Şöyle bi hikaye anlatmıştı, birisi sokakta imza istemiş "siz filanca filmde oynamıştınız" diye, eleman da şaşırmış ve sevinmiş çünkü yan rollerden birindeymiş. İmza isteyen "Mattew McCoughney diye imzalar mısınız?" deyince "iyi de ben o değilim" demiş, hayran kişi de "olsun, en azından yanındaydın sorun değil" demiş. Bunu da acayip eğlenerek anlatmıştı.

    Kendisini Nip/Tuck 5. sezondan biliriz ayrıca Hearts & Scalpels'ın yıldızı olarak (:

    ReplyDelete