Tuesday, August 25, 2009

artık roll da yok

mabbas ve mehmet tez'in tweet'lerine göre olay güven erkin erkal'ın verdiği bir yanlış alarm. öyle olmasını umalım. yazının geri kalanı durabilir, sorun değil.
...
daha üç-beş ay önce rolling stone'a ağıt yakmış, dream'in kaybıyla beraber müzik medyasının iyice zayıfladığını yazmıştım. bugünkü haberler daha bile kötü: güven erkin erkal'ın hüzünlü bir facebook mesajıyla duyurduğu üzere roll, artık yok.
...
çok çok şey söylerim roll üzerine: daha geçen ay taşınırken bazı sayıları attığımı, ama kalanların hep bende duracağını, dönüp dönüp okuyacağımı bildiğimi söyleyebilirim. kimi zaman fazla snob, kimi zaman fazla tekrar da olsa yorumlarındaki entelektüellik/tevazu dengesini korumalarının uyandırdığı hayranlığı, nasıl bu kadar güzel cümleler kopardıklarını asla anlayamadığım başyapıt röportajlarını, çeviri yazılara bile yansıttıkları üsluplarını, hatta bir spotta bile kendini belli eden tavırlarını özleyeceğimi söyleyebilirim. son yıllarda belirgin ölçüde zayıflasa, kendisini yenilemekte başarısız olsa, biraz tekrara girse de...
...
tarih olmuş roll, çok çok yazık. dün rolling stone gitti, bugün roll, yarın bant, sonraki gün blue jean... böyle olacak demek ki. genelde çok karamsar birisi değilimdir, umuda inanırım, ama bugün için türkiye'de müzik okuyuculuğuna dair inançlarımdan birisi sarsıldı. kendi deyimleriyle "üç-beş" satıp ayakta 13 yıl durabilen dergi artık o "üç-beş"i de bulamıyorsa, artık iyimser olmak için çok da sebep kalmamış gibi görünüyor çünkü.
...
ama iyi tarafından bakalım, iyi ki vardı roll, iyi ki çıktı. 13 yıl önce akla hayale gelmeyecek bir işi başardılar. türkçe müzik dinlemekten utanmayan; rakçı, metalci, popçu, repçi gibi "bişeyci" olmadan da iyi müzik dinleyicisi olunabildiğini çoğunluğa gösteren; müziğin sadece notalardan ibaret olmadığını, tavrın da o kadar mühim olduğunu kanıtlayan bir dergiydiler. şimdi bakıyorum da, misyonlarını fazlasıyla başarmışlar. bir roll kuşağı yetiştirmişler. en azından bunu becerdikleri için, kendilerini gerçekleştirmiş bir dergi olduğu için sevinmek gerek belki.
...
vedayı, zamanında ekşi sözlük'e yazdığım şu entry ile yapmak isterim. gerçekleşmemiş bir dilekle bittiği için inceden bir kırıklık da yaşayan bu yazıyla...
...
siz deyin gençlik heyecanı, ben diyeyim derginin bir türlü doğru eleştirilmediği hissi, ya da psikologlar desin başka bir şey; zamanında nahoş şeyler yazdım ben bu dergiyle ilgili. şimdi arasanız bulamazsınız, bir yıl kadar önce çöp tenekeme yollanmıştı zaten. ama şimdi en azından kendi adıma bir iade-i itibar zamanı roll için, kendilerinin buna hiç ihtiyacı yok, orası kesin, ama benim yapmam şart.
...
sırtını büyük bir sponsora veya medya tröstüne dayamamış bir müzik dergisinin 100 sayısını, arada tökezlese bile bunu hissettirmeden yayınlamış olması nereden baksanız büyük başarı. dahası gerçekten ülkede bir kuşağı etkilemiş olduklarını, internet sayesinde neredeyse her şeyin erişilebilir olduğu dönemde röportajlardaki, ufacık yorumlardaki, ajans sayfalarında üstlerde geçen küçücük alıntılardaki üslubun tadına varmak için onların takip edildiklerini düşününce takdirim artıyor.
...
evet, dergi elbet eleştirilebilir, les inrocks çevirilerinin kimi zaman fazla abarmasıyla, bazen dünya görüşlerini müzikalitenin önüne koymalarıyla, son dönemde derginin bazı kısımlarının zayıflamasıyla... ama yine de bunlar bile roll'un önce samimi, sonra da ne dersek diyelim, olabildiğince tutarlı çizgisi sayesinde göz ardı edildi. en çok da kendilerine özgü tarzları sayesinde. evet, bugün bir gerçek var yadsınamayacak olan, roll sadece roll'la açıklanabilecek bir tarza sahip. ikinci sayfaya kimin sözlerini koyduklarından, "acaba x'e ne sormuşlar" merakını uyandırmalarına, özellikle 100. sayıdaki ekleriyle de belli ettikleri gibi "bağırmayan ama anlatan" görselliğine kadar uzanan bir kendine özgülük bu. şimdi 100 kapağın yan yana durduğu postere bakıp da iç geçiriyorum, üzerindeki sanatçıyı sevip sevmemek bir yana, kapağını bu kadar güzel, sakin yapabilen kaç dergi var dünya üzerinde? tamam, galiba 100. sayıyı, tüm kapakları görünce anılar da depreşti, hangi kapağı neredeyken almıştım; kimleydim, ne yaptım, ne ettim, ne dinledim o zamanlar diye düşünmek de etkili oldu, duygusal baktım olaya. nazan öncel'i mor ve ötesi'nin üstüne koymalarından tutun, "binaural" zamanı pearl jam'i babalamalarına, roll disko'daki hakan taşıyan'a kadar bir dolu kızgınlık da unutuldu. insanların türlere karşı 9 yıl öncesine göre daha az önyargılı olmalarındaki küçücük fıçıcık da olsa paylarını hesaba katarak tabii...
...
hepsi geride kaldıysa bir şey baki. iyi ki varsın roll, nice 100 sayılara!

5 comments:

  1. Is guc derken ne zamandir vakit bulup okuyamiyordum, gazete bayilerinde gordukce okumadigim icin salak ve de kultursuz hissediyordum. Simdi daha da kotu hissettim!..

    J

    ReplyDelete
  2. Ah be, ne diyorsun sen...
    Ulan bilseydim böyle olacağını her ay sektirmeden alırdım. En son haziranda mı ne almışım, başucumda duruyor. Tembel ben.

    ReplyDelete
  3. bu haber beni de çoooooook derinden yıkmıştır. keşke zamanında her ay alsaydınız :(

    ReplyDelete
  4. Cok detay yok ama:
    "Ekim ayında Roll edebiyat ve müzik bağlantısıyla özel bir sayı çıkarıyor.

    Kasım ayında ise normal içeriğiyle Roll bayilerde olacak..."

    Kaynak: http://www.medyatava.com/haber.asp?id=56802

    ReplyDelete