Tuesday, November 3, 2009

yaşayacağımız şeyler - up

bir macera defteriniz var, içinde yaşadıklarınıza dair detaylar var. fotoğraflar, notlar, biletler... yarısından sonraki kısmı da "yapacağım şeyler" olarak belirlemişsiniz. o boş sayfaları doldurmak, doldurdukça ikinci kısmı birinci bölüme eklemek, ama ikinci bölümü de boşlamamak... yeni sayfalar açmak. bu, 2009 yılında izlediğim en iyi filmlerden biri olan "up"ın özeti. ama bir anlamda hayatın da özeti.
...
yıllar ilerliyor olabilir, zamanın geçişini takvim yapraklarından değil, beyazlaşan saçlar, eksilen dostlar, sararan fotoğraflar üzerinden algılayacak kadar uzun yaşamış da olabilirsiniz. ama son düdük çalana kadar maç bitmez ya, son nefes verilmeden hayat bitmez. en azından macera defterine bir şeyler ekleyecek kadar anı biriktirmek isteniyorsa bitmez. herkesin mühendis gibi düşündüğü veya kiralık katil gibi birilerinden emir alarak çalıştığı zamanlarda hayal kuracak kadar cesursa, bitmez.

bu hayaller sizin hayalleriniz de olmayabilir üstelik. ruh ikiziniz ya da diğer yarınız olabilir, ya da bu hayatta sizi en iyi anlayan kişi. her mutluluğu ancak onun yanındayken tam yaşayabildiğiniz, sadece onunla tam olabildiğiniz kişi. eğer o kişiyi bulmuşsanız, onun hayalleri sizinkilerdir, sizinkiler de onunki. iki kişi bir ortak hayat yaşar sonra, bir diğeri günü gelip de gittiğinde de o ortak hayat bitmez. yaşar. bu her zaman aşk da olmayabilir. çocuğun babasında, köpeğin sahibinde, kuşun yavrusunda, maceraperestin aradığında da olabilir. carl fredricksen örneğinde ise bu tamlık, ellie ile gerçekleşiyor.

carl ile ellie o kadar güzel bir çift ki! herkesin yaşayabileceği kadar gerçek, ama bir yandan da çoğu insanın sadece hayallerinde görebileceği kadar nadir bir aşk onların yaşadığı. "up"ın sıradışı ilk dakikaları anlamanıza yetiyor bunu. yaklaşık dört dakika süren o sekans, sinema tarihine geçecek kadar güçlü. aşk hikayelerine duyarlı bünyelerde gözleri mutlaka dolduracak, hassas kalpleri de kıracak güçte o dakikalar. ileri gidelim, o sekanstan bir kısa film çıkar, o kısa film de antolojilere girer. "up"ı izlememişler için daha fazla anlatmak niyetinde değilim, ama filmi izledikten saatler sonra dahi bu satırları yazarken o dakikaları anımsayıp etkisine girdiğimi söylemeliyim.

bundan sonrasını izleyenlere bırakayım. "up," aşk, macera, hayaller, insanı hayatta tutan şeyler üzerine bir başyapıt.

No comments:

Post a Comment