Friday, March 5, 2010

Alkazardan ne kalacak geriye

Geçen sene festivalde izlemek istediğim ama kaçırdığım bir filmdi bulanık sular. İki hafta önce Alkazar’da izleme fırsatı buldum bu filmi. Ancak yazmaya fırsat kalmadan Alkazar sinemasının kapandığını öğrenince elim gitmedi bir şey yazmaya. Beyoğlu sinemasında da burulmuştum ama bu sefer anılarımdan bir yer siliniyor gibi geldi işte. Düşünsenize 1923’ten beri oradaymış o sinema, cumhuriyetle aynı yaşta. Yani sadece anılardan silinmiyor, biraz da tarih siliyor hissi dokunuyor insana kanımca.



Bilmem herkes öyle midir ama ben sevdiğim filmleri hangi sinemada gittiğimi çok iyi hatırlarım. Diğerlerinin yanında İngiliz hasta deyince Alkazar gelir aklıma örneğin, bir de Eternal Sunshine of the Spotless Mind. Bu filmlerden midir, o güzelim binadan mıdır, salonun ince uzun garip şeklinden midir eski kokusundan mıdır, bende bıraktığı anılardan mıdır… severim alkazarı severdim demek zor geldi şimdi. Babalarımızdan duyduğumuz eskiden burada sinema vardı, ne güzel filmler gösterilirdi nostaljisini yapacak yaşlara geldik demek ki. Ama olay nostalji değil sadece. Tüm sinemalar bonuslu megalı olacak memlekette anlaşılan, amcalar eski fenerleriyle yer göstermeyecekler, biz elektronik sayaçlara okutacağız biletleri. Tamam daha konforlu belki, ama ben o eski koltukları nedensizce seviyorum işte!

Alkazarın ise akibeti belli değil henüz. Müze olma ihtimali umarız ki gerçek olur, en azından o güzel binada anılar korunur. Bulanık sulara gelince gerçek dram özleyenlere, adalet duygusunu tartmak isteyenlere, iki farklı açıdan tek bir film görmek isteyenlere tavsiye olunur..

1 comment:

  1. kötü haberi beyoğlu sinemasından beklerken bunu duyduğuma üzüldüm :(

    http://cekmekaset.blogspot.com/2008/03/beyolu-sinemas.html

    ReplyDelete