Wednesday, April 14, 2010

Emek'e Emek


Fırsat bulup yazamadım. Belki de elim gitmedi. Kapatılmasını bile hazmedememişken ya yıkılması? Protestolar geldi biraz, baştakiler işlerine geleni anladılar, sonra utanmadan çıkıp emek sinemasını "yağlı koltuk" olarak yaftaladılar, doymadılar, kapatma oldu yıkma, doymadılar yıkma oldu yeni alışveriş merkezi, alışverişiniz hayırlı olmasın diyorum içimden, dışımdan ise ne yapsam bilemiyorum. Bu açgözler nasıl doyrulur?

1870'de inşa edilmiş Cercle d'Orient binası..1924 yılında serüvenine başlamış sineması, önce Melekmiş, meleklerle süslü sinemanın adı, sonra Emekli Sandığına geçmiş, Emek olmuş adı, sonra gene el değiştirmiş bugünkü sahiplerine... Ticari olarak iş yapmıyormuş son zamanlarda. Yıkılmalıymış..

Demekki ticari olarak iş yapmayan yerler ne derece önemli olsalar da yıkılmalılar. Çok harika bir fikir gerçekten. Yani zihniyet bu: para. Tarihi bir mekandan başımızdaki bakanın anladığı "yağlı koltuklar". Koltuklar değişmesin komple yıkılsın. Memlekette sinema için bu derece önemi olan ve tarihi eser olan bir yer, Beyoğlunun ortasında tarihi bir salon. Hani memlekette konferans salonlarından tiyatro binalarından geçilmese fazlalık olsa anlarım. Öyle bir şey yok. Ama memlekette kişi başına bir alışveriş merkezi düşüyor. Ne gerek? Demekki başka bir olay var işin ardında. Kapat, yık, sat, al parayı bul karayı, birileri ellerini ovuştursun güzelce, eskiler yıkılsın, yeniler yapılsın..

Eskiye bakış buydu hep zaten, tarihi binalar yıkılırken hep aynı şey söylendi, yeniye moderne açtık o zamanlar, peki ya bugün? Bugün hala mı anlaşılmadı "tarih"in başka bir konu olduğu. bazı şeylerin yıkılmaması gerektiği? hiç düşündünüzmü İstanbuldaki binalar modernleşme adı altında yıkılmasaydı bugün nasıl bir çevrede olacağımızı? Peki Kültür başkentine ne oldu arada? Hani 2010'da kültür başkentiydik biz? Sinema kültür kapsamına girmiyor demekki, peki anıt değerindeki binası da mı kültür mirası değil ve yıkılıyor?

Bu durumu kabullenmeyenler var neyseki, onlara destek vermeli en azından. Çünkü ne yapmak gerekir diye düşününce durumun vehameti daha da ortaya çıkıyor. Tepki verdikçe anlamaya çalışmak yerine inada bindiren bir insan topluluğu. Karşı tarafa geçmeyi marifet sayıp biz herşeyi yaparız diyerek ne olsa sırıtıyorlar. İnatla herşey, sevgiyle, emekle, insanla, kültürle değil işleri, parayla çünkü. İnadına çıkar işleri, inadına para. inadına emek o zaman. inadına sinema.

No comments:

Post a Comment