Saturday, July 17, 2010

Gelişen ülkemde garip gelişmeler..

Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.

T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.06.2009 tarih ve 2009/45 sayılı kararı gereği erişime kapanmıştır.


bugün istanbulda bir yürüyüş var, internet sansürünü protesto eylemi.. orada değilim, buradayım..


her geçen gün daha da demokratikleşen ve insan haklarına daha saygılı bir toplum/devlet/ülke haline gelen; içeride gerçekten "iyi" işlere imza atarken bölgesinde ve ötesinde oldukça etkileyici girişimlere öncülük ederek dışarıda da etkili ve önemli olmaya başlayan, dünyada artık ciddi bir şekilde farklı bir imaja sahip olmayı başaran Türkiye'de malesef akla hayale gelmeyecek gelişmeler oluyor son yıllarda.. tüm bu güzelliklerin yanında.. yıllarca çözülemeyen, kangrenleşmiş sorunların üstesinden gelebilmek adına cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir cesaret sergilenebilirken, başka öyle şeyler oluyor ki, evet, güzellikleri gölgeleyebiliyor..

işte, en göz önünde olanı, internet sansürü.. sinema, televizyon hatta müzik sektöründe kanıksadığımız sansürü internette görünce şaşırdık önce, zira artık farklı bir toplum olduğumuzu düşünüyorduk.. internet sansürünü yoğun olarak uygulayan ülkeler ise belliydi işte: İran, Çin, Kuzey Kore vs.. tabi ki açık ya da örtülü bir şekilde internet kontrolü/sansürü neredeyse her ülke tarafından uygulanmaktaydı, ama sistematik bir sansür mekanizması bu olağan şüphelilerde mevcuttu.. işte Türkiye son yıllarda kendinden emin adımlarla dünya genelinden bu sert ülkelerin düzeyine doğru bir kayma gösterdi sansür konusunda.. "yok canım artık, bu kadar da olmaz" dediğimiz şeyler olmaya başladı.. önce youtube, sonra last.fm, şimdi ise çeşitli google hizmetleri engellenmeye başladı.. genellikle keyfi bir biçimde hem de.. youtube sansürü için bir videonun siteden kaldırılmaması neden gösterildi, last.fm için telif hakları, google için, hmm, onu hala anlayamadım.. ama esas neden geçen ay belli oldu: gerçek sorun bu sitelerin arkasındaki devlerin (last.fm'in arkasında dev mev yok ya, neyse) Türkiye'de vergi mükellefi olmamasıymış.. Binali Yıldırım bunu açık açık söyledi.. günümüzün internet dünyasında bunun gerçekten bir sorun olup olmadığı tartışılabilir, ben de mantıklı karşılayabilirim böyle bir talebi.. ancak çözümün milyonlarca insanın günlük yaşantılarında birçok devlet kurumundan bile daha büyük yer sahibi olan koskoca siteleri pide dükkanı mühürler gibi kapatmak olduğu söyleniyor ve buna inanmamız bekleniyorsa, akıl tutulması denen şey tam da böyle olsa gerek.. bu üç siteyi de sıklıkla kullanan biri olarak, çoğu insan gibi ben de mağdurum, evet..

bu arada, bu saydığım siteler buz dağının sadece görünen kısmı, bildiğim kadarıyla binlerce yasaklı site var Türkiye'de.. "hepsi haksız engellemelerdir" demiyorum tabi ki, ama biliyoruz işte çoğunun "yanlış" olduğunu..


sansürle alakasız, ama "akla hayale gelmeyecek gelişmeler" bağlamında değerlendirilebilecek bir haberle karşılaştım bugün.. bu belki daha da korkunç, daha faşizan, daha acımasız bir şey.. "6 Mart 2010 tarihinde 'Türk soyunu koruma' amacıyla yapılan yönetmelik değişikliğiyle sperm bankasından hamile kalanlar hapis cezasıyla yargılanabilecek"miş.. "Yeni yönetmeliğe göre, yurtdışındaki sperm bankasından alınan sperm veya yumurta ile hamile kalanlar hakkında, savcılığa suç duyurusunda bulunulacak ve bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile dava açılacak. Yeni düzenleme, bu yönteme başvuran anne adaylarının yanı sıra aracılık yapan kişiler ile sperm veya yumurta veren donörü de sorumlu tutuyor."

"tüp bebek yönetmeliği" bu.. birçok insanın adını duyduğu zaman ilgisini bile çekmeyecek bir yönetmelik gibi görünen bu "şey", tarihimizin belki de en ırkçı ve totaliter unsurlarını barındırıyor içinde anlaşıldığı kadarıyla.. zamanında haberlerde denk geldiğimi hatırladım bu yönetmeliğe, ama bir an için kızıp geçmiştim sanırım.. işte şimdi somut bir iğrençliğiyle karşı karşıyayız.. sağlık bakanlığı, Amerika'daki bir sperm bankası yoluyla hamile kaldığını açıklayan Sevda Demirel hakkında soruşturma başlatmış.. insanın isyan edesi geliyor.. "size ne insanların hayatından, bebeğinden, dünyasından, size ne!" diyesi geliyor.. devletin birey ve toplum için varolduğunu hala mı kabul edemedik, hala mı bunun acısını çekmek zorundayız? bir ülke daha ne kadar böyle gidebilir..

ülkemin değiştiğine, her anlamda daha iyi, insanlarının artık kaçmak zorunda kalmadığı bir vatan olmaya başladığına inanmak istiyordum, hala istiyorum, er ya da geç tüm bunların düzeleceğine inanıyorum.. ama arada olmak, bu sıkıntıları çekmek gerçekten kötü.. Sevda Demirel'i hayatımıza soktular işte.. artık onun gönüllü savunucularından biri olmak boynumuzun borcudur.. zamanında Bülent Ersoy için olduğumuz gibi..

No comments:

Post a Comment