Wednesday, November 17, 2010

bajaj, bir cakarta gerçeği..

işte endonezya'nın alamet-i farikalarından biri.. cakarta'yı cakarta yapan "şey"lerin belki de en göze çarpanı.. mükemmel bir mühendislik anlayışı ve muhteşem bir yaratıcı dehanın sonucu işte bu müthiş ulaşım aracı: bajaj!


dediğim kadar var değil mi.. cakarta fazla ömrü olmayan bir şehir, bu ucubeler de şehri daha da zor yaşanır hale getirmek için varlar sanki.. anlıyorum tabi, insanlar fakir ve toplu taşıma denen bir şey yok! ama bu araçların varlığı resmen intihar.. bunlardan sadece birinin istanbulların 40 yıllık çilesi ikaruslardan 3 tanesinin çıkardığı egzoz dumanını çıkarttığını söylesem inanın abartmış olmam.. taksiyle giderken (ki taksi çok ucuz bu kentte, ankara'nın 3'te biri diyebilirim) yanınızda bunlardan biri varsa bir anda arabanın her yanı gri bir dumanla kaplanır.. neyse ki her araba klimalı ki cam açmak zorunda kalmıyoruz.. caddelerde terör estiren motosiklet sürüleriyle birlikte bu büyük şehri en çok katleden şey bu bajaj denen şey işte.. ozon tabakasının genel olarak berbat bir trafiği olan cakarta'nın tam üzerindeki kısmının halini çok merak ediyorum..


evet, altyapı ve toplu taşıma denen şeylerin aslında pek de muteber şeyler olmadığı düşünülüyor olmalı ki bu alanlarda herhangi bir yatırım yapılmıyor yıllardır.. 80'lerden beri gündemde olan bir metro projesi var, canlandırılmaya çalışılıyor, ama pek de inandırıcı gelmiyor açıkçası.. türkiye'nin yakın geçmişinden izler taşımıyor da değil aslında burada gördüklerim (bizim de toplu taşıma ve altyapı konusunda hala bir fırın ekmek yememiz lazım sanki..) ama tabi ki sevgili ülkem burayla karşılaştırılmaz bile.. 2015 yılında cakarta trafiğinin artık akmayacağı söyleniyor.. yeni yollar hızla yapılmaz ve trafiğe çıkan araç sayısı bu hızla artarsa bunu öngörmek çok da zor değil.. parası olan araba alıyor, olmayan da motosiklet.. trafik sorunu yayalar için de çok büyük bir tehdit, zira bu şehirde kaldırım konsepti de pek sevilmiyor ve yayalar resmen yol kenarından yürümek zorunda kalıyor.. kaldırımın az da olsa varmış gibi yaptığı yerlerde de bu "açıklıkları" genelde motosikletler kullanıyor.. zaten aşırı nemli ve kirli bir havası olan bu şehirde kaldırımlar da böyle olunca yürümek imkansız bir hale geliyor tabi ki..

peki nasıl yaşanıyor cakarta'da? genel olarak yoksul olan ve şehir merkezinde yaşayamayan yerel halk trafiğe yakalanmamak adına 9'da başlayan mesaiye gelmek için motosikletleriyle sabahın 6'sında, bazıları ise 5'inde evden çıkıyor.. şehir merkezinin pahalı kiralarını ödeyebilenler ise nispeten kısa sürede işe geliyor ama ev-iş-alışveriş merkezi üçgeni içinde sürekli klimalı ortamlarda yaşıyor.. tatsız tabi.. sokaklarında yürüyemediğiniz bir şehirden ne kadar keyif alabilirsiniz ki? unutmadan, modern bir kanalizasyon sisteminin olmadığını söylemiş miydim? evet, yürümeye cesaret ederseniz dikkat etmeniz gereken şeylerden biri de açık lağımlara düşmemek!

eh, bajajdan yola çıkıp cakarta'yı yerin dibine sokan bir yazı oldu biraz.. o kadar da kötü değil aslında, yapılabilecek birçok şey var.. ama böyle işte, bunlar da var..

No comments:

Post a Comment