Tuesday, November 20, 2012

Fucked Up: "İstanbul'da kan dökmeyeceğiz"

Indie'cilerin en sevdiği hardcore grubu, Montreal'li Fucked Up, 22 Kasım'da İstanbul'da sonbahar-kış sezonunun en önemli konserlerinden birisini vermek üzere Babylon'da olacak. Ekibin "The Chemistry of Common Life"ı ve geçen yılki konsept albümü "David Comes to Life"ı çıktıkları yılların en iyi kayıtları listelerime yerleştirmiştim ama konser başka bir şey olacak şüphesiz. Zira Fucked Up delice performanslarıyla tanınan, "patlayıcı" bir grup. Konser öncesinde grubun ön adamı Pink Eyes mahlaslı Damian Abraham'la mail üzerinden bir röportaj yaptım. 
Rock müziğin keskinliğinin git gide azaldığı bir dönemde Fucked Up hala “tehdit edici” bir grup – Adınız bile ana akım medyada sansürlenmek için yeterli sebep. Rock müziğin bugününü nasıl görüyorsunuz, çok mu ehlileştirildi?
Damian "Pink Eyes" Abraham: Müzik adına oldukça ilginç bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. İnternet insanlara dinledikleri müziklerde daha seçici olma şansı verdi. Artık farklı zevklere sahip insanların az sayıdaki sıkı ana akım grubun peşine takılmaları gerekmiyor. Artık insanlar arzularını tatmin etmek için tam istedikleri tip müziği arayabilirler. Biz de en çılgın düşlerimizde bile bizden haberdar olabileceğini düşünmediğimiz bir ana akım kitlesine ulaşacak bir platform bulduğumuz için çok şanslıyız.
İstanbul’a ilk defa geleceksiniz. Nasıl hissediyorsunuz bu konuda?
Hepimiz çok heyecanlıyız. Geçen gün The Black Lips’le karşılaştım ve bana Istanbul’da olmanın ne kadar inanılmaz olduğunu anlattılar. Efsanevi güzellikte bir şehir ve onu kendi gözlerimle görmek için sabırsızlanıyorum.  
“Delice” sahne performanslarınız sayesinde özel bir üne sahipsiniz. Istanbul’da kendinizi zaptetmeye çalışacak mısınız? Zira burası çaldığınız pek çok şehre göre daha muhafazakar bir yer.
Sanırım konserler delice oluyor ama son derece kontrollü biçimde. Neler olacağını planlamamaya çalışıyorum ve izleyicinin nasıl reaksiyon gösterdiğine bakıp ona göre basıp gidiyorum. Aynı zamanda olay sadece benim kalabalığın içinde dolaşıp insanları işin içine katmaya çalışmamdan ibaret dolayısıyla o kadar da çığrından çıkmış gelmiyor. Birkaç sebepten dolayı o kan şeyini yapmıyorum artık, o yüzden eskisi kadar kanlı da geçmiyor. Her zaman heyecan verici bir gösteri sunmak için uğraşıyorum ama kimsenin de yaralanmasını istemiyorum o yüzden o kadar ileri gitmiyoruz. Nasıl gidecek göreceğiz.

İstanbul’un elit konser mekanlarından birinde çalacaksınız. Farklı mekanlarda çalmak performansınızı etkiliyor mu?
Pek değil. Her mekana saygıyla yaklaşıyoruz ve iyi sound aldığımız bir mekanı takdir ediyoruz ama nihayetinde her gece birbirinden tümüyle farklı konserler verdiğimizi umuyorum. Bunun gerçekleşmesi için elimden geleni yapmak zorundayım.
“David Comes to Life” cesur, epik bir kayıttı. Yapması yorucu bir iş miydi?
Ben müzikte yaptığın her şeyin kendine göre yorucu olması gerektiğine inanırım. Her albümün son albüm gibi hissettirmesini isterim ve konserlerde de aynı şey geçerli. İsterim ki eğer grup o gece dağılırsa yapılmış olabilecek her şey yapılmış olsun. Bence “David Comes to Life” Fucked Up’ın sonu gibi hissettiren bir albümdü ki, her albümün hissettirdiği kadar. Şimdi de son kayda bir tepki olarak var olacak bir albüm üzerinde çalışıyoruz.
Diğer grupların konsept albümlerine yaptığı gibi “David Comes to Life”ı bir oyuna, kitaba veya operaya uyarlamayı düşünüyor musunuz?
Eğer başka birisi yaparsa eminim bu fikre sıcak bakarız, sadece meraktan. Yani tabii ki hit bir Broadway gösterisi çıkaracak değiliz ama birisinin onu başka bir formatta yorumlaması ilgimi çekerdi. Şimdi benim David’le tanışmadan önce Veronica’nın hikayesini anlatan bir ön-bölüm yazmakla ilgili fantezilerim var. 

Fucked Up indie sevenler tarafından kucaklanan ender hardcore gruplardan birisi. Neden böyle olduğunuz konusunda bir fikriniz var mı? Konserlerde hayranlarınız arasında bir ayrım görüyor musunuz?
Sanırım geniş indie dünyası tarafından kucaklanan birkaç tane hardcore grubu var ama bence bunun sebebi ikisinin değiştirilemez biçimde bağlanmış olması. Son 25 yılda neredeyse tüm indie gruplarından en az bir eleman bir dönemde bir hardcore grubunda çalmıştır. Ayrıca arada türleri kesiştiren pek çok grup da vardır: Hüsker Dü, Wipers...
Kanada pek çok yaratıcı müzisyen çıkarıyor. Arcade Fire’dan Protest The Hero’ya, Patrick Watson’a pek çok heyecan verici grup söz konusu. Kanada’nın müzik sahnesini bu kadar özel, yaratıcı ve üretken kılan şey nedir?
Kanada’nın cepleri her zaman iyi gruplarla doludur ama sanırım eskiden bu grupların dünyaya açılması daha zordu. İnternet müziği küreselleştirdi ve irili ufaklı her grubun insanlara ulaşmasını sağladı. Punk ve metal her zaman dünya üzerinde fikirlerin serbest dolaşımına açıktı, yeraltında kaset takasları ve fanzin kültürü sayesinde. Ama ana akıma bakarsak sanırım her zaman ana akım dışı işlerin ortaya çıkması çok zordu.
Fucked Up farklı formatlarda işler yayınlıyor, split’ler, single’lar, kaset’ler, 7 inç’ler, Zodiac serisi ve tabii ki normal albümler. Bir şarkının nasıl bir formatta yayınlanacağına ya da albümün parçası olup olmayacağına nasıl karar veriyorsunuz?
Aslında bir proje etrafında yazıyoruz. Diyelim ki bir single yazacağız, o zaman o single için şarkı yazıyoruz veya bir Zodiac şarkısına sıra gelmişse onun için yazıyoruz. Asla şarkıları stoklayan ve albüm zamanı gelince onları kullanan gruplardan olmadık. Geçenlerde The Melvins’le bir split yaptık ve onlarla bir split kayda yakışabilecek bir şarkı yapmaya çalıştık. Bence böylesi daha eğlenceli.
Son soru: Sence 2012’nin en heyecan verici albümü hangisi?
Galiba Kendrick Lamar albümü oldukça heyecan verici çünkü herkes oldukça heyecanlanmış görünüyor. Ben çıkıp ortalığı dağıtacak bir şeyi beklemeye ve umut etmeye devam ediyorum. Bu albüm onu yapmamış olabilir ama iyi bir kayıt ve insanlar da epeyi hoşlandı.

No comments:

Post a Comment