Thursday, December 27, 2012

2012'nin En İyi Yerli Albümleri

2011 biterken yaptığım "En iyi yerli albümler" toplamasını 10. albümü bulamadığım için dokuzda bitirmiştim. Bu yıl Türkiye müziği için daha iyi geçmiş ya da ben kulağımı yurttan seslere daha çok vermişim. 10 olsun, 12 olsun derken 14'lük bir liste yaptım. Sırf yuvarlak olsun diye bir iki tanesini dışarıda bırakmaya gönlüm razı olmadığından. Sıralamaya çok takılmayın derim, burada farklı renkler içeren 14 tane güzel albüm var.


14. Yora – Gün Sözleri
İlk albümler açısından verimli bir yıldı 2012. Yora “Gün Sözleri”yle nihayet albümlenen bir grup oldu ama kulağını İstanbul’un yeraltına dayayanlar için yeni bir grup değiller. Yükselişleri ve alçalışları çok iyi beceren, zirvelere birlikte tırmanmayı iyi bilen, kimyası oturmuş  bir grup Yora. Vokalistlerinin yetkinliği Türkiye rock standarlarının üstünde ama memleket müziğinin yaptığı hatayı yapıp onları enstrümanların çok önüne koymamışlar. Belki bazı parçaların daha acımasızca edit’lenmeleri, belli bölümlerin kırpılmaları gerekiyor ama yine de toplamda “Gün Sözleri” ışık verici bir kayıt.
Dinleyin: Işık Lekesi 

13. Kafabindünya – Obi
Tıpkı Yora gibi 2000’ler boyunca (özellikle Peyote) konserleriyle ismini duyuran, ancak ilk albümü için 2012’ye kadar bekleyen bir grup Kafabindünya. Muhtemelen farklı yıllarda yaptıkları bestelerin bir araya gelişi “Obi”yi post-rock’ın farklı kanatlarından işlerle dolu bir iş yapıyor. Örneğin “Nightwalk” Mono’yu çağrıştırırken, “Binlerce Özür”de Explosions in the Sky’a benzer cümleler duyuluyor; “Yapabilecek Bir Şey Yoktu” daha gürültücü, “Anger Circus” daha enerjik. Yine de korkmayın, bu, dinleyende dağınıklık yaratacak farklar değil. Memlekette dinleyeninin ve üreteninin çok olduğu post-rock tarzında çıkan nadir “yasal” kayıtlardan birisi olarak “Obi” önemli ve güzel bir albüm.
Dinleyin: İlk Buluşma 

12. Replikas – Biz Burada Yok İken
Memleket müziğinin yüzakı gruplarından Replikas'ın dört yıl aradan sonra bir cover albümüyle dönmesi kimilerini hayal kırıklığına uğratmış olabilir. Ama işin aslı, grubun Anadolu Pop’a bu saygı duruşu Türk rock’ının altın dönemi olan 1970’lerle bugünler arasındaki köprüyü cisimleştirmesi açısından önemli. Kitapçığında Murat Meriç’in yorumlarıyla “ders” hüviyeti de kazanan albüm bu yılın önemli işlerindendi.
Dinleyin: Köprüden Geçti Gelin (Canlı) 

11. Kırıka - Yılların Ettiğini
Bir sabah işe koştururken discman'imde dinledim Kırıka'yı. Büyük hata! O anda servise yürürken yolumu değiştirmek ve Asmalımescit'te açık bulduğum ilk meyhanede rakı içmek istedim. İnsanın burnuna deniz kokusunu, anasonu, hafiften bir "cigara" dumanını çalan, sözleriyle kimi zaman efkarı, kimi zaman bıyık altından gülen halk ozanı dokunduruşunu yaşatan "Yılların Ettiğini" arşivinizde bulunsun. Şimdi değilse bir ara bu albümün "lazım" olacağını göreceksiniz.
Dinleyin: Keçi Kalesi 

10. Ceylan Ertem – Ütopyalar Güzeldir
Anima sonrası Ceylan Ertem yoluna devam etti, ki bu öylesine bir ifade değil. Gerçekten hala ilerlemeye, müziğine farklı renkler, farklı boyutlar eklemeye devam ediyor. İkinci albümü “Ütopyalar Güzeldir”de kafa yormayı seven dinleyiciye kimi zaman oyunbaz kafiyeler, kimi zaman zekice kelime oyunları, bazen ince gözlemler, bazen de samimi ve doğrudan ifadeler sundu. Bu nefis sözleri de içten vokalleri ve köşelere sığmayan melodileriyle taçlandırdı.
Dinleyin: Ne Olursan Ol Gelme 

9. TSU! – tsu!
Türkiye’nin mütevazı indie sahnesinde mevcut her taşın altından çıkabilen bir isim James Hakan Dedeoğlu. Yazdı, yayınladı, organize etti, Oak ve Ricochet ile de üretti. TSU! Dedeoğlu’nun tek başına ortaya koyduğu projesi. “Tek başına”nın altını çizmek gerek zira “tsu!” enstrümantal ve genel olarak “yalnızlık” hissiyle dolu bir kayıt. Hüzünlü bir yalnızlık değil bu, dinleyenin kafasına çakılan vurgularla çalınmış akustik gitarın başrolde oluşuyla alakalı. Etkileyici gitar melodilerinin etrafına örülen atmosferik efektlerle derinleşen “tsu!” samimi ve çok şık bir psychedelic folk kaydı.
Dinleyin: Tonight Khalkedonia Weeps
"tsu!"yu bu adresten indirebilirsiniz. 

8. Can Bonomo – Aşktan ve Gariplikten
Memleket müziğinde “Yılın adamı” anketi yapsak birinciliği en çok hak eden isim Can Bonomo. 2012 minik bir kitleden tüm Türkiye’nin tanıdığı bir adama dönüştüğü kocaman bir kırılma senesi olarak hatırlanacak onun kariyerinde. Bütün Eurovision hengamesinin içinde ne zaman üretildiğini anlamadığımız “Aşktan ve Gariplikten” sinik gözlere bu rüzgar dinmeden yelkeni biraz daha şişirme çabası gibi görünebilir...di; eğer Can Bonomo ilkinden daha olgun, daha cesur bir albümle gelmeseydi. Bonomo’nun nakarat yazma kabiliyetini bir sınıf üste taşıdığı “Aşktan ve Gariplikten,” bağlamayla gitarın, halk müziğinin doğrudan sözleriyle güncel şiirin kelime oyunlarıyla kol kola gittiği şık bir kayıt.
Dinleyin: Başkan 

7. mor ve ötesi - Güneşi Beklerken
Eurovision’un Türkiye’de her gruba yaramadığını düşünüyorum. Can Bonomo veya maNga gibi bu işten karlı çıkan gruplar da var ama mor ve ötesi örneğinde Eurovision’a katılmanın grubun momentumunu kıran ve belki de bir üç-dört yılını kaybettiren bir hamleydi. “Masumiyetin Ziyan Olmaz” kötü bir albüm değildi ama mor ve ötesi gibi her albümde ileri adım atmaya alışmış bir grup için büyük başarı sayılmazdı. “Güneşi Beklerken” sound olarak değil ama yaratıcı kimlik açısından 2000’lerin ilk yarısındaki başındaki mor ve ötesi’nin dönüşünü simgeliyor. Formüller bir kenara bırakılmış ve grup şarkı yazımı konusunda 2004’ten beri en yüksek formunda.
Dinleyin: Oyunbozan 

6. Mira – Ayda Kahvaltı
Nada-Mira-Portecho-Norrda çetesi Türkiye’nin en verimli kolektiflerinden birisi – sonuncusu artık aktif olmasa da. Mira’nın “Eve Dönmeliyim”i retro film soundtrack’leri ruhunu, sıcak bir melankoliyi barındıran bir albümdü. Çıkar çıkmaz bomba gibi düşmemişti ama ilerleyen yıllarda çok kişinin kanına girdiğini biliyorum. “Ayda Kahvaltı” da çabuk kavranmadı ama kaderi ilk Mira kaydıyla aynı olabilir. Belki genel çerçevesiyle bir indie rock albümü bu ama 1970’ler psychedelic rock tonları da var burada, akustik folk renkleri de. Sözlerinde sürrealizm de var, günlük hayatınıza dokunabilecek gerçekçi detaylar da. Bu albümü ilk dinleyişte sevmezseniz zaman ayırın, çünkü bunu hak ediyor.
Dinleyin: Ayda Kahvaltı 

5. Korhan Futacı ve Kara Orkestra – Pavurya
DANdadaDAN günlerinden beri biliyoruz, Korhan Futacı son on yılda memleket müziğinin başına gelmiş en iyi şeylerden birisi. Bu yıl sadece “Deli Bando”daki prodüksiyon performansıyla bile övgülere layıktı, ama o bir de “Pavurya”ya imza attı. Cazı arabeske, virtüöziteyi efkara kattığı bu kayıt hak ettiği değeri görmedi ama siz atlamayın.
Dinleyin: Bülent 

4. Portecho – Motherboy
Ezberi bir kenara bırakın, Portecho insanları dans ettiren grup değil. İkinci albümleri “Studio Plastico”yla girdikleri kusurlu, daha lo-fi, daha pürüzlü sound’u sürdürdükleri “Motherboy” da bunun kanıtı. 1980’lerin primitif synth beat’leriyle örülü çağdaş bir new wave kaydı olan “Motherboy,” memleket müzik sahnesinin en mühim adamlarından Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan’ın şapkalarından çıkarttığı yeni bir tavşan daha.
Dinleyin: Permanent Runaways 

3. Genç Osman – Gökyüzü Masmavi
Türk rock’ının gördüğü en büyük albümlerden birisinde, Mavi Sakal’ın “Kan Kokusu”nda, söyleyen adamdı Genç Osman Yavaş. Pek çokları için öncesi de yok, sonrası da. “İki Yol”un 15 yıl sonrasında, 41 yaşında ilk albümünü yayınlıyor olması bile nereden baksanız ilginç bir hikaye. Ancak “Gökyüzü Masmavi” bu geri hikayeyi önemsiz kalacak kadar güçlü bir albüm. Çok çok iyi bir vokalist olduğunu zaten biliyorduk ama iyi bir şarkı yazarı ve ozanla, çok sıkı bir akustik gitarcıyla, sonuçta olgun bir müzisyenle “tanıştırdı” “Gökyüzü Masmavi.”
Dinleyin: Dilek Tutmak (Aylin Aslım ile) 

2. Biz – Müzik İstiyoruz
İlk albümleri bilirsiniz: Biraz telaşlı olur, sağı solu sarkar, hataları mevcuttur. Biz’in “Müzik İstiyoruz”u ise bir iki ufak defo dışında acemilik içermeyen, ama ilk albüm olmanın heyecanı ve samimiyetini barındıran bir iş. Mehmet Güren’in erken dönem Chris Martin’i anımsatan falsettoları, Brit yağmuru yemiş gitar riff’leri, ev kaydı havasını perçinleyen sevimli tuşluları ve gerektiği yerde coşkuyu gazlayan trompetleriyle bir ilk albümün ötesinde bir oturmuşluğa sahip Biz. Ve prodüktörü Emre Nişancı’nın da katkısıyla bu ülkede yapılmış belki de en güzel indie rock kaydına sahip “Müzik İstiyoruz.” Defo derseniz, “Where is My Mind?” uyarlaması “Aklım Nerede”ye gerek yoktu bence. Nazar boncuğu.
Dinleyin: İçinden Gelen 

1. Yasemin Mori – Deli Bando
Dört yıl önce “Hayvanlar”ın ilk çıktığı günlerde Yasemin Mori çılgınlığına kapılmayan birisi olarak “Deli Bando” bende geriden gelip maçı kazanan bir takım etkisi bıraktı. Mori’nin cesur sözleriyle deliliğe övgüler düzdüğü, şarkı yazarlığının sınıf atladığı, geleneksel şarkı formlarının çoğu zaman yok sayıldığı ve prodüksiyon yetkinliğiyle (Mori + Futacı ve Barlas Tan Özemek) memleket standartlarının çok ötesine uçan “Deli Bando” yılın en iyi yerli albümüydü. Mucizevi "Venüs'te Uyandım (Adını Sen Koy)" ise yılın şarkısı.
Dinleyin: Dünya

2 comments: