Sunday, July 20, 2014

Bir Sofar Sounds deneyimi

Sofar Sounds konseptini duymayan pek kalmamıştır herhalde. Dünyanın pek çok yerinde gerçekleştirilen, geçen yıldan beri İstanbul ayağı da başlayan farklı bir konser deneyimi bu özetle. Bir evin oturma odasının konforu ve yakınlığında gerçekleşen bir konserler dizisi bu. Konserleri izlemek isteyenler mail atıp isimlerini yazdırıyorlar, yaklaşık 40 kişilik davetli listesine girebilirlerse son birkaç gün bir mail alıp adresten ve katılan gruplardan haberdar ediliyorlar. Konserler ücretsiz. Ama en güzeli, telefonlar bir kenara bırakılıyor, kimse konuşmuyor ve müzik dinliyor. Son zamanlarda kaçınız bir konserde gürültüden sahnedekini duyamadınız? Eminim sayınız hiç de az değildir. Ama dönüp de bir kendimize bakalım, kaçınız telefonunuza konser boyunca hiç bakmadınız, gözlerinizi sahneden hiç ayırmadınız? Yalan yok, böylesi bir konsantrasyonu ve odaklanmayı uzun zamandır yapamıyorum. Bu yüzden gecikmeli de olsa ilk Sofar Sounds deneyimim beni çok heyecanlandırdı.

Dün sabah hepimize "Bu yağan yağmursa daha önce yağmur diye yağanlar neydi?" dedirten bir doğa olayı sebebiyle son gün içerisinde konserin adresi Levent'teki bahçeli bir evden Moda'daki bir eve taşındı. Çok da iyi olmuş, herhalde İstanbul'da gördüğüm en güzel evi görmüş oldum! Katılımcı gruplar da Biz, Can Kazaz ve Ah! Kosmos'tu.

Saat 19 gibi Biz sahne aldı. Daha doğrusu sahne almadı da, salonun kendilerine ait köşesine geçtiler, biz de diğer köşelere dizilmiş olarak onları izledik! Biz'in "Müzik İstiyoruz" kaydı, memlekette son yıllarda en sevdiğim indie işlerden birisiydi. (2012'nin En İyi Yerli Albümleri listemde Biz iki numaradaydı) Geçenlerde "Aydınlık Bizimdir" single'ını çıkarttılar ama asıl bu hafta itibariyle yeni albüm için kayda giriyorlarmış. Bir şarkı dışında (ilk albümün açılış şarkısı "Hepimiz Birimiz") dışında yeni şarkılarını çaldılar. Zaten bu tip bir konsere uygun şekilde yarı-akustikleştirilmeye müsait bir müzikleri vardır Biz'in, yeni şarkılar da çok çok iyi geldi. Biz, Mehmet Güren dışında tüm elemanlarını değiştirdi, gruba emek vermiş kimseye haksızlık olmasın ama şu anki kadronun kimyası ideal göründü. Grup sonbahar gibi albümün çıkmasını planlıyor, gelecek yılın baharında açık hava ve üniversite festivallerinde onları görmek güzel olacaktır. Küçük odaların tadı da ayrı tabii!

İkinci sırada Can Kazaz çıktı meydane. Kendisine de diğer gitarda Efe Demiral eşlik etti. Tatlı, küçük akustik şarkıları var Can'ın. Şarkıları kimi zaman indie'den pop balladları tarafına da geçiyor, ama yaratıcı sözleri ve sakin vokaliyle genç bir Bülent Ortaçgil ipuçları dahi veriyor. Epeyi heyecanlı gözüktü performansın başlarında, sanki çok bağırmaya bile çekindi başlarda. Sonra kendisi de söyledi, ilk konseriymiş. Umut veren, keyifli manevraları ve zekice sözleri olan sakin bir müzik yapıyor Kazaz. Yalnız konserden sonra öğrendim ki, geçen yıldan beri internette viral olan pek çok Tayyip Erdoğan remix'i yapan kişi de oymuş. Bu sakin, utangaç halinin gerisinde yaman bir adam var yani. Hem yeni albümü "Yollar ve Su"dan parçaları, hem de o remix'leri kendisinin Soundcloud adresinden bulabilirsiniz: https://soundcloud.com/cankazaz

Finali Ah! Kosmos yaptı. Geçen yıldan beri adını duymuş olmanız muhtemel, çünkü geçen yıl çıkarttığı "Flesh"le sadece buradan değil, yurtdışından da geri dönüş alan bir EP yaptı Başak Günak. Halen de memleket dışında pek çok etkinlikte çalmaya devam ediyor. Sahnede kendisine gitarda Övünç Dan, görsellerde ise Gizem Aksu eşlik ediyor. Söylenene göre bu, Sofar Sounds tarihinde insanların yerlerinde oturmadığı ilk konsermiş. Konser başlarken insanları "İsteyen ayağa kalkabilir, telefonla ilgilenebilir" diye bir "uyarı" yapmaları eğlenceliydi, ama pek çok kişinin de ayağa kalkıp müzik dışında bir şeyle ilgilenmemesi etkileyiciydi. Günay'ın şarkıları kimi zaman soğuk ve kişisel bir ambient sınırlarında, kimi zaman ise yüksek tempolu ve tüm kalabalığı angaje edebilen bir electronica karakterinde. Bazı şarkılarında tekrara dayalı gitar melodilerini kullanarak post-rock'a da selam duruyor hatta. Ah! Kosmos'un çok yönlü elektronik müziğini gerek Bandcamp sayfasından, gerek de konserlerinden takip edebilirsiniz. (http://ahkosmos.bandcamp.com/)

Güzel keşifler, bildik güzel sesleri yeniden duymuş olmanın hazzıyla su gibi akıveren üç güzel konserdi. Ama sanırım, asıl güzel doygunluk müziğin bana verdiği hazzın ötesinde, müziği paylaşmanın keyfindeydi. Geçen ay Glastonbury'yi BBC marifetiyle oturma odamdan izlerken, Arcade Fire'ın "Wake Up"ına onbinlerce insanın eşlik edişinde hissettiğim bir duygu vardı: "Ben hep birlikte Wake Up'ı, Seven Nation Army'yi ya da Where is My Mind'ı söyleyen insanlarla hemşehri hissediyorum, başkasıyla değil." Aynı dili konuşmak, aynı şehirde doğmak mesele değil, aynı şarkıları sevmek, söylemek. Dün kocaman bir salonu güzel müzikleri dinleyen insanlar olurken de aklıma geldi: Bu kadarken ve aynı şey için birlikteyken ne güzeliz. Geçen aylarda İstanbul Film Festivali'nin son hafta sonu, Record Store Day ve Bookserf'lü Olma Günü aynı güne denk geldiğinde hissettiklerim gibi. Eminim siz de bu tip bir şeye katıldığınızda daha mutlu hissedeceksiniz, daha fazla nefes aldığınızı hissedeceksiniz. Dün bunu hissettiren Sofar Sounds ekibine, çalan tüm gruplara, evini açan Gözde Hanım'a ve gelip huşu içinde müzik dinleyen herkes, iyi ki var. Bir de Kadıköy, son zamanlarda İstanbul'da en çok nefes alan yer, o da iyi ki var.

Facebook: http://www.facebook.com/sofaristanbul
Twitter: http://twitter.com/sofaristanbul 

No comments:

Post a Comment